
2020 episodes (238)


AYM’nin ışıkları söndü
30.12.2020- Erdoğan’ın birkaç kişiye özel kin beslediği biliniyor; Kavala bunlardan biri… Nedeni konusunda rivayet muhtelif…

”Yerlikaya’nın diploması sahte” deme yasağı
29.12.2020 - Mahkeme, lise diploması sahte olan Yerlikaya’nın lise diplomasının sahte olduğunun söylenmesini yasakladı. O yüzden burada söylemiyorum.

Roboski nasıl gizlendi?
28.12.2020- #Roboskikatliamı'nın hemen ertesi sabahı CNNTürk'te canlı yayındaydım. O günkü sansür telaşını hala dün gibi hatırlıyorum.

Davutoğlu’ndan korkunç iddia
25.12.2020- "Dünya başkentleri, Erdoğan'ı, geçmişindeki dosyalarla, mal varlığıyla tehdit ederek kontrol ediyor. O da taviz veriyor." Bunu Erdoğan'ın Başbakan'ı Davutoğlu söyledi. Korkunç değil mi?

Susturamazsınız!
24.12.2020- Dün, emrindeki hâkimler, 27,5 sene hapis vermişler. Ne oldu? Bu hukuksuz ceza sayesinde devletin o kıymetli sırrını, bütün dünya duydu. Açın bakın isterseniz; Erdoğan’a mı inanmışlar, bize mi?

Ya az hukuk ya tam despotluk
23.12.2020- Şimdi Erdoğan’ın önünde iki yol var: Birkaç tahliye tavizi verip AB’yi bir süre oyalamak ya da “Nasılsa bana mecburlar” zannıyla AİHM’in son kararını da çöpe atıp tam diktatörlüğe yürümek… İlki ihtimal dâhilinde olsa da ikinciye hazırlanmakta yarar var.

“Adalet celladı”nın hüküm günü geldi
22.12.2020-Beş yıllık MİT TIR’ları davası, yarın Çağlayan’da son bulacak. AKP'nin adalet celladı, Erdoğan'ın eline tutuşturduğu kararı okuyacak kürsüden; ama biz, bu “adalet varmış gibi yapma” oyununda rol almayacağız.

Saray, Kürtlerle temas arıyor
21.12.2020-Saray, iktidarın eriyişini durdurmak için Kürtlerle diyalog arıyor ya da yeni tuzaklar kuruyor. Buna dair iki ilginç haber çıktı ortaya...

Yargıtay’ın ihaneti
18.12.2020- Yargıtay Büyük Genel Kurulu, Anayasa Mahkemesi üyeliği için İrfan Fidan'ı seçti. Yazıklar olsun!

Bahçeli, muhalefete çalışıyor
17.12.2020- MHP, muhafazakâr bir merkez partisi olmaya, sağda en geniş tabanı tutmaya çalışan ortağı AKP’yi gün be gün kendi milliyetçi-ırkçı dar alanına hapsediyor. AKP’yi, MHP boyutunda küçültüyor. Büyük hizmet!

Sen misin Altun’un evine yan bakan!
16.12.2020- Bahçesinin fotoğrafını çekirttiği iddiasıyla CHP il başkanını hapse attırmaya çalışan Altun, adamlarını bizim evin içine kadar sokmuş, hızını alamayıp “Giyotin hâkim” aracılığıyla eve barka da el koydurmuştu.

Havuç bitti, artık hep sopa
15.12.2020- ABD'nin yaptırımlarına dayanak olan yasanın adı, “ABD'nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası”… Ankara, böylece “stratejik ortaklık”tan “hasım” konumuna geçiyor.

20 milyon düşman
14.12.2020- Lafa gelince Türkiye Cumhuriyeti’nin 80 milyonun devleti olduğunu söylersiniz, sonra bu 80 milyonun dörtte birini terörist sayıp onları temsil eden partinin kapısına kilit vurmayı önerirsiniz. Ne cüret!

Yeter sömürdüğünüz!
11.12.2020-Demokrasilerde “Otel aldım, en doğal hakkım” diyen Turizm Bakanı, “Ek maaş aldım, hayra harcadım” diyen Başkan danışmanı bir saat bile o koltukta kalamaz.

AB’den Erdoğan’a: “Ben sana mecburum”
10.12.2020-Ne Avrupa Erdoğan’dan vazgeçebiliyor, ne Erdoğan Avrupa’dan… O yüzden yıllardır gayet sıkıcı bir oyun sergiliyorlar.

Kılıçdaroğlu’nun konuşması neden bu kadar ses getirdi?
09.12.2020- Ben öyle hamasi nutuklarla coşup yumruğunu masaya vuran lider özleyenlerden değilim. Ama pek çokları gibi ben de bütçe müzakereleri sırasında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu masaya yumruğunu vurup AKP sıralarına sert çıkınca, “Oh be nihayet” dedim.

Tik-Tok Erdoğan’ı kurtarabilir mi?
08.12.2020-AKP, sosyal medyaya yüklenecekmiş. Erdoğan’ın gözüne girmek isteyen bakanların, onun kareli mavi ceketinden giydiği bir tek-tipçi partinin, Tik-Tok’ta şansı olabilir mi? Sansürleyip durdukları Twitter’ta tutunabilirler mi? İşleri çok zor...

Muhalefete gölge kabine lazım
07.12.2020- Bütün kamuoyu yoklamaları, iktidar oylarındaki erimeyi gösteriyor. Hemen hepsinde ortaya serilen bir başka tablo, muhalefetin de yerinde sayıyor olduğu… Tek büyüyen grup, kararsızlar… Siyasi analistler, seçmenin iktidardan umudu kestiğini, ancak hala alternatifi göremediği için beklemeye geçtiğini söylüyor.

Satılmış Ordu meselesi
04.12.2020-Bu bir Aziz Nesin hikâyesi değil; aynıyla vakidir. İlkokul müdürümüzün adı "Satılmış Ordu" idi. Öldükten sonra adının spor salonuna verilmesine Genelkurmay itiraz etti.

Yargının sefaleti: İrfan Fidan örneği
03.12.2020- “Türkiye'de yargının sefaletini iki kelimeyle anlat” deseniz şöyle derim: “İrfan Fidan…”

Birisi “Milli güvenlik sorunu” ise ortadan kaldırılır
02.12.2020- AKP'li Özkan ve MHP lideri Bahçeli peşpeşe, Kılıçdaroğlu’nun “milli güvenlik sorunu” haline geldiğini söylediler. Biri milli güvenlik sorunu haline gelmiş ise yapılması gereken, onun ortadan kaldırılmasıdır.

Bilim Kurulu’nun sefaleti
01.12.2020- Erdoğan nasıl ekonomik yıkımdan damadını sorumlu tuttuysa, Corona felaketini de Bilim Kurulu’nun omzuna yıkıp sıyrılacak. Onlar da “Kariyerimizi böyle bitirmeseydik keşke” diye dövünecekler; ama fayda etmeyecek.

Kötü kokular başladı
30.11.2020- Türkiye’nin mafya dizisi, baronların siyasete davet edilmesiyle, heyecanlı, bir o kadar da tehlikeli bir finale gidiyor.

Hayaller Avrupa, hayatlar Katar
27.11.2020- Türkiye, tamamen içine kapanmış ve umudunu Katar’a sattıklarından gelecek paraya bağlamışken, Avrupa’da Türkiye ile ilgili önemli gelişmeler oluyor: İlk kampanya, ülkücülerle ilgiliydi. Önce Fransa, ülkücü dernekleri kapatmaya karar verdi; onu Almanya ve Hollanda izledi. Suçlama aynı: “İnsanları birbirine düşürüp gerilim yaratmak, demokratik düzeni tehdit…”

Demirtaş’ın Devran’ı
26.11.2020- Erdoğan neyle suçlarsa suçlasın, hapiste geçen her gün, Demirtaş’ı daha da büyütüyor. Bu “Devran”ın döneceği çok daha iyi anlaşılıyor.

Balonda fazlalık atarak yükselen adam
25.11.2020- Despotik rejimlerde liderin yükselmesi, uçan balonun yükselmesine benzer. Düşmemek için, habire ağırlık atılması gerekir.

Tokmak Bahçeli’nin elinde, davul Erdoğan’ın boynunda
24.11.2020- 12 Eylül sonrası Ankara’da Mamak kışlasında MHP davasını izlemiştim. Sanıklar, “Biz zindandayız, fikirlerimiz iktidarda” diyordu. Aradan 40 yıl geçti. MHP bugün resmen iktidar ortağı değil, ama fikriyle de kadrosuyla da fiilen iktidarda…

Reform, Erdoğan gidince başlayacak
23.11.2020- Artık salonlar alkıştan değil, açlıktan inliyor. Ve Erdoğan’ın eski yol arkadaşları bile, gerçek reformun ancak Erdoğan’sız bir Türkiye’de mümkün olduğunu görüyor.

İnşallah CHP ve İyi Parti yalan söylüyordur
20.11.2020- Umarım CHP ve iyi Parti yalan söylüyordur; umarım gizliden gizliye de olsa bir anayasa hazırlıkları vardır.

CHP’nin Çakıcı sınavı
19.11.2020- Bunlar CHP için sınav günleridir. Bitmiş yargıda adalet aramanın ötesinde, tabana güven, tehdit edene korku veren, kararlı tavır gerektirir.

“Gel Diyarbakır’a da gör kıyameti”
18.11.2020- “Adalet yerini bulsun da gerekirse kıyamet kopsun” diyen Adalet Bakanı: “Gel Diyarbakır’a da gör kıyameti”


Batı Erdoğan’ı gözden çıkarıyor mu?
16.11.2020- “Batı, Erdoğan’ı gözden çıkarıyor mu?” Bu sorunun cevabına dair önemli işaretler var.

Kemerleri bağlayın: Sezon finali başlıyor
13.11.2020- Kemerlerinizi bağlayın:1 ila 1,5 yıl sürecek, bol sürprizli sezon finaline giriyoruz.

Ekonominin kilidi: İsmail Bey
12.11.2020- Sokakta fikrini söyleyen yurttaşı hapsettiğiniz sürece, bakanı da değiştirseniz, IMF’ye gitseniz, sonunuz iflastır.

Damat’a yapılan ayıptır
11.11.2020- Gözden düştüğünü görünce yıllarca beslediği tetikçiler bir kelime etmedi; bir Allah’ın kulu çıkıp “Hastaymışsın, geçmiş olsun” demedi. Savunmak bana mı düşmeliydi. Ayıptır.

Damatlara veda
10.11.2020- Bugün o babadan oğula ya da damada geçen yönetim anlayışını yıkan liderin ölüm yıldönümü… Onu saygıyla anarken, saltanatın bir kez daha yıkılacağı gün için geri sayıyoruz.

Gidiş süreci hızlanıyor
09.11.2020- Albayrak’ın istifa mektubunun sonunda, “Allah sonumuzu hayreylesin” demesi, korkunun eseri… O da biliyor ki, “Sayılı günler tükendi. Yolun sonu görünüyor.”

Trump yenildi, sıra Trumpizm’de
06.11.2020- Yeni Başkan, bunu başaramazsa, “Trumpizm”, biraz da zorla gömüldüğü yerden çıkıp Amerika’nın ve dünyanın başına dert olmaya devam edebilir.

Amerika Bölünmüş Devletleri
05.11.2020-Ötekileştirme politikaları, hemen her yerde toplumları birbirine düşman haline getirilmiş 2 cephede topladı. Gezegenimiz, gri bölgelerini kaybediyor.

Küçük Amerika, Büyük Türkiye
04.11.2020- Trump sonunda kaybetse bile, yalanlarına inanan bir "yarım Amerika" yaratmayı başardığı için seçimden zaferle çıkmış sayılabilir.

Eşim, oğlum ve Joe Biden
03.11.2020- Kulağa tuhaf gelecek, biliyorum: ama bizim aile Joe Biden’ı tanır. Buluşup konuşmuşlukları vardır.

Depremle yatışan gerilim
02.11.2020- İkidir Türkiye ile Yunanistan siyaseten gerilince, Ege’de bir fay hattı kırılıyor ve doğa, savaşı kışkırtan siyasetçilere, “Durun, siz kardeşsiniz” diyor adeta… Bir denizin iki yanında yaşayan, aynı suda yüzüp aynı denizin balığıyla beslenen iki halk, zor günde elini komşusuna uzatarak, dayanışmayla aşıyor gerilimi…


“Tek parti diktası” mı?
30.10.2020- Her engele rağmen yarım yamalak da olsa süren demokrasiyi bir “tek adam” rejimine dönüştürmeye çalışan Erdoğan’ın "tek parti diktası"ndan yakınmaya hakkı var mı?

29 Ekim
29.10.2020- Ayırmayan buluşturan, farklılıklara saygı duyan, halkıyla barışık, özgürlükçü, çoğulcu, laik, demokratik bir Cumhuriyet’in, Türkiye’nin zengin mozaiği için en uygun formül olduğu yeniden keşfediliyor.

CHP, hizayı bozmalı
28.10.2020- Erdoğan’ın her seferberlik çağrısında üniformayı çekip koşan CHP'nin neden bir türlü büyüyemediğini anlamak zor mu?

Ekmek yoksa çay için!
27.10.2020- “Askıda ekmek-torbada çay koalisyonu”, doların 8 lirayı aştığı gün, mutfaktaki yangına kulak vereceğine, Fransız mallarına boykotla uğraşıyor. Çay torbalarının, “Buyur sen iç, keyif çayını” diye gönderene geri atılacağı gün, çok da uzak değil.

Başka bir Türkiye mümkün
26.10.2020- Hristiyan-Müslüman gerginliği, daha genelde Doğu-Batı kutuplaşması, sadece iki taraftaki radikallere yarar. Oysa ezici Müslüman nüfusuyla laik bir Türkiye, bu gerilimin ateşlenmesinde değil, yatışmasında tarihsel bir rol oynayabilirdi.

Avrupa kimin safında?
22.10.2020- Trump, Erdoğan’ı anladı. Putin, Erdoğan’ı çözdü. Avrupa ise, 20 yıldır Erdoğan’ı anlayamadığı için hata üzerine hata yapıyor.

Ya MİT, “Evet FETÖ’cüdür” deseydi?
22.10.2020- Siyasetçiye iyi hal kâğıdını halk verir; komutan ya da istihbaratçı değil.

O esnaf niye isyan etti?
21.10.2020- Denizli Ticaret Odası’nın 2019 raporuna baktım. Karşılaştığım manzara, "Geberbek istiyorum" diyen esnafın isyanının nedenini olduğu kadar Anadolu ekonomisinin halini de ortaya koyuyor.

Derin devlet fotoğraf çektirdi
20.10.2020- Bodrum’da çektirilip gururla servis edilen derin devlet fotoğrafı, Susurluk Skandalı’nın 2000’lerdeki uzantısıdır. 40 yılda, 1000 operasyonda binlerce yargısız infaz yapmış, hukuk devletinin kuyusunu kazmış bir kadronun, “Yıkılmadık, ayaktayız” fotoğrafıdır.

Asıl hedef Kılıçdaroğlu
19.10.2020- MHP, uzun zamandır tahmin edilen niyetin adını koydu: “Berberoğlu hadisesinde asıl yargılanması gereken kişi, Kılıçdaroğlu’dur” dedi. CHP’nin temkinli tavrı, iktidara "Berberoğlu tamam, sıra Kılıçdaroğlu’nda” deme cüreti veriyor.

Bütün teröristlere selam olsun
16.10.2020- “Dünyanın en büyük ve en kaliteli terörist nüfusuna sahip ülkesi”yiz.

Suçluların telaşı içindesiniz
15.10.2020- Tarih kürsüsünden seyrediyoruz hallerini: İşledikleri suçların, yaptıkları kötülüklerin cezasını biliyorlar. İçerde ve dışarda yolun bittiğini görüyorlar. Suçluların telaşı içindeler. O yüzden ışıktan korkuyorlar. Biz korkmuyoruz; sizden korkan, sizden beter olsun.

Sarayın mahkemesi
14.10.2020 - Önce Erdoğan, Meclis Başkanı Şentop’la görüştü; yasama ve yargıya talimatlarını verdi. Sonra Şentop, "ilk mahkemesinin kararı önemli” dedi. Bir saat sonra, 14. Ağır Ceza, Cumhurbaşkanı’ndan aldığı güç ve yetkiyle, Anayasa Mahkemesi kararını, yani hukuku tanımadığını ilan etti.

Soylu, Türkiye’nin bir güvenlik sorunudur
13.10.2020- Güvenliğiniz tehlikeye girerse polise şikâyet edersiniz. Ya güvenliğinizi tehdit eden bizzat polisin şefiyse..? O zaman bizzat İçişleri Bakanı, ciddi bir güvenlik sorununa dönüşmüş demektir.

Yabancı sermaye Türkiye’de kalır mı?
12.10.2020- Son Sayıştay raporu, AKP’nin nasıl ihaleler aracılığıyla, yandaş müteahhitlere rant aktardığını belgeledi. TÜSİAD, CHP'nin kamulaştırma sözünden değil, bu rant yiyicilerden endişelenmeli.

Oh iyi, ittifak konuşulmamış yine…
09.10.2020- Muhalefet liderleri birbirlerine nezaket ziyareti yapıp “Yanlış anlaşılmasın, ittifak filan yok” diyorlar ısrarla… Bu umutsuzluğu yaymak için basın toplantısına ne gerek var ki?

Asıl büyük evimize elkoydular
08.10.2020- Asıl üzücü olan, büyük evimize, yani ülkemize el konmuş olması… Onu karanlığın elinden kurtardığımızda sadece biz değil, hepimiz evimize kavuşacağız.

Türkiye yeniden gündemde
07.10.2020- İlk kez Alman gazeteciler, “Erdoğan’dan sonra ne olacak” diye sormaya başladı. Van’da helikopterdeki görevli, devletin koruyacağından emindir; ama buralarda neye yol açtığını da bilse iyi olur.

Berlin dayanışması
06.10.2020- Türkiye'de birbirine uzak durmuş kimi aydın çevrelerin, karşılaştıkları ortak baskı karşısında ve ülkelerinden uzakta, “O varsa ben yokum” tavrından vazgeçip birarada tepki ve mücadele vermeyi -nihayet- başarıyor olmaları, gecikmiş ama önemli bir adım.

“Erdoğan sonrasına hazırlık"
05.10.2020- Almanya'nın Ankara'daki 5 yıllık büyükelçisi Martin Erdmann, “Erdoğan’ın Nefesi Kesildiğinde” başlıklı makalede şöyle yazdı: “Bir süredir mevcut sistemin çöküşünün işaretleri var. Stratejik dikkat, Türkiye’nin mevcut liderliğinin gücünün tükendiği güne odaklanmalı.” İlk kez bir Alman diplomat, bu netlikte bir “ertesi gün”den söz ediyor.

Bugün taziye evini basan, yarın yargılanırken ne diyecek?
02.10.2020- Helikopterden insan atıp hesabı sorulmayacak sananlara, Vietnam Savaşı’nı okumalarını veya Adolf Eichman filmini izlemelerini tavsiye edelim. “Sonuçlar” bölümü, özellikle onları ilgilendiriyor.

AYM, Erdoğan gibilere karşı kurulmuştu
01.10.2020- AYM, ulaştığı gücün sarhoşluğuyla hukuku hiçe sayarak hükmetmeye kalkışmış bir iktidarın, yeniden ülkenin başına musallat olmaması için 1961 Anayasasına konmuş bir fren mekanizmasıdır.Şimdi aynı despotik anlayış, ulaştığı gücün sarhoşluğuyla hukuku hiçe sayarak Anayasa Mahkemesi’ne saldırıyor.

Silahlı selefiler
30.09.2020- Cübbeli Ahmet’in “2000 Selefi dernek silahlanıyor” iddiasıyla başlayan tartışma, savcılıkta derneklerin ismini vermeyince söndü. Oysa içerden, son derece önemli bir uyarıydı.

Ahlaksızlar, sahtekârlar, hainler…
29.09.2020- Her şeyde olduğu gibi hakarette de çifte standardımız var: Dış politikayı eleştirmek, adam boğazlamaktan ağır suç… Muhaliflere eleştiri yasak, ama iktidar ve tetikçilerine küfür serbest…

Tarih dersi
28.09.2020- Yakın tarihte damgası olan 5-10 kişinin biraz sağduyu göstermesi ile 27 Mayıs’ı, 12 Eylül’ü, Erbakan’ın, Erdoğan’ın iktidarını yaşamayabilirdik. Bugün aynı sorumluluk, muhalefet liderlerinin sırtında...

Erdoğan’ın infaz heyeti
25.09.2020- Nerede kritik dava varsa oraya gönderilen bir ‘Mobil cezalandırma heyeti’ oluşturuldu: Demirtaş'tan Kaftancıoğlu'na, Hrant Dink'ten, akademisyenlere, Sözcü'den ÇHD'ye ceza yağdırıyorlar.

Soylu’nun kapanan iştahı
24.09.2020- Türkiye’nin bir polis devleti olmasını isteyenler ile hukuk devletine sahip çıkanlar arasında bir kavgaya tanıklık ediyoruz. Polis devletini İçişleri Bakanı Süleyman Soylu temsil ediyor; hukuk devletini Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan…

Vandallar kapıya dayandı!
22.09.2020- Ankara Keçiören’deki hastanede sağlık çalışanlarının hasta yakınlarından korunmak için can havliyle kendilerini bir odaya kapatıp barikat kurmaları, yeni Türkiye’yi özetleyen bir manzara… Sadece zorbalığın sözünün geçtiği bir “gücü gücüne yetene” rejimi yarattılar. Zorba kapıya dayanmış, Sağlık Bakanı hala, “Devlet geçit vermeyecek” diyor.

Uyanın: İki kişiyi helikopterden attılar
22.09.2020- Zulüm zaten korkunç, ama daha da korkuncu oldu: Zulme alıştık. Askerler, insanları helikopterden atıyor. Normal karşılıyoruz.

Ağır vicdan kaybı
21.09.2020- Bu akşam ÖzgürüzRadyo’nun “Türkiye Nereye” programında Rabia Naz dosyası açılıyor. Bir kasabadaki küçük bir kızın ölümü, bize Türkiye çapında yaşanan hukuksuzluğun ve ağır vicdan kaybının bir mikro örneğini sunuyor.

Milletin malına el koyan, bizimkine ne yapmaz?
18.09.2020- Halkın asırlık birikimine el koyup tüketmiş, ülkenin toprağını ormanını, gölünü geyiğini, Cumhuriyet’in asırlık kurumlarını satmış bir iktidar, bizim evimize göz dikmekten çekinmez elbet… Ama nihaî hükmü, tarih verecektir.

Tarihte en çok hakaret edilen lider
17.09.2020- Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargılananların sayısı patladı. Erdoğan böylece Türkiye tarihinin en çok hakaret edilen cumhurbaşkanı unvanına kavuştu.

Erdoğan sonrasına hazırlık
16.09.2020- Ankara’da, Erdoğan sonrası için ağır ateşte bir rehabilitasyon hükümeti pişiriliyor.

Polis devleti, hukuk devletine karşı
15.09.2020- Şimdi Anayasa Mahkemesi Başkanı’na düşen, sabah bisikletine atlayıp işe gitmek ve devletin hem hukukun üstünlüğünü, hem de yurttaşının güvenliğini sağlamak zorunda olduğunu, İçişleri Bakanı’na hatırlatmaktır.

Kavgasız olduğumuz ülke kaldı mı?
14.09.2020- Erdoğan'ın tek çaresi ülkeyi sürekli savaş gerginliğinde tutup güç devşirmek ve kendi kaderini Türkiye'ninkiyle aynı göstermek. Büyük avantajı, bu yalanı kabullenen bir muhalefeti olması...

Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz
12.09.2020- Normal ülkelerde tehdit altında olan, polisi arar. Ya İçişleri Bakanı, ülke için bir güvenlik sorununa dönüştüyse…? Size kendi canınızı kurtarmaya çalışmak düşer.

Hükümetin sır perdesi
11.09.2020- Hükümet, illegal operasyonlarını gizlemek ve hesap sorulmasını önlemek için gazetecileri cezalandırarak yıldırmaya çalışıyor. Olsun. Biz işimize bakalım ve sormaya devam edelim.

Figen Yüksekdağ’dan mesaj var
10.09.2020- Dağılan muhalefet, 2015'te iktidarı sandıkta tek başına seçim kazanamaz hale getirmenin bedelini ağır ödedi. Türkiye’yi kana buladılar. 4 yıldır hapiste olan Figen Yüksekdağ'dan mesaj var.

Gazetecilik yine yargı önünde
09.09.2020- Evren'den Erdoğan'a her dönemin muktedirleri basına baskı geleneğini sürdürüyor, ama sonuçta onlar birer zalim olarak tarihe kaydolurken, zor dönemde cesaretle ses veren gazeteciler, birer itibar anıtı olarak anılıyorlar. Tıpkı Erbil Tuşalp gibi…

Menderes de idam istemişti
08.09.2020- 50'li yılların, 6-7 Eylül'ün belgeselini yapmış biri olarak iktidara tavsiyem, linçi kışkırtmaması, hele idam lafını hiç ağızına almamasıdır. Bu işlerde son pişmanlık, fayda etmiyor çünkü…

AİHM’nin çiğnenen onuru
07.09.2020- Spano'nun gezisinin siyasi, mali ya da şahsi gerekçeleri yakında ortaya çıkacaktır. Ama Türkiye’de hukuktan umudu kesenlerin son durağı haline gelen AİHM’in çiğnenen onurunu yeniden kazanması hayli zor olacaktır.

Yoksa Spano’nun derdi para mı?
05.09.2020- İnanması zor biliyorum, ama ben, AİHM Başkanı Spano'nun ziyaretinde hukuk dışında bir unsurun etkili olduğunu düşünmeye başladım: O da para…

Netflix mi daha tehlikeli, tarikat mı?
04.09.2020-Samimi Müslümanların, Netflix dizilerindeki öpüşme sahnelerine gösterdiği tepkinin bir kısmını, “Allah, Peygamber” deyip çocuklara tecavüz eden tarikat şeyhlerine göstermesi lazım

Asıl Erdoğan ve Bahçeli’yi siyasetten men etmek lazım
03.09.2020- Erdoğan’ı, kendi sarayında şakşakçılarıyla başbaşa bırakmak ve alternatifine odaklanmak lazım. Umutlu olmak için yeterli nedenimiz var.

Erdoğan’a acilen savaş lazım
01.09.2020- Ağustos sonu itibarıyla Erdoğan’ı destekleyenlerle desteklemeyenler neredeyse başabaş hale gelmiş durumda… Yani? Sarayın acilen bir krize ihtiyacı var.

Soylu, göze girmek için ülkeyi yakıyor
01.09.2020- Soylu’nun derdini anlıyoruz: Trene geç bindiği için, en aşırıya gidip sarayın gözüne girmeye Erdoğan’a ettiği hakaretleri unutturup kendini affettirmeye çabalıyor.

Demokrasi düşmanlığında ikinci dalga
31.08.2020-Alman yargısı, ırkçıların gösterisine izin verdi. Almanya’yı şimdi, Türk demokrasisinin yenilgisiyle sonuçlanan, zorlu bir tartışma bekliyor: “Demokrasi, kendisini yok etmek isteyenlere hizmet edebilir mi?”

Ebru Timtik'in öğrettiği
29.08.2020- Bugün katlettikleri adalet için yarın yalvaracaklar; görmüyorlar. Olan, yarın kurulacak adalet düzeni için bugün canını veren canlara oluyor.

Twitter yargısı
28.08.2020- Hükümete bağımlı yargıdan umudu kesen herkes, hakkını sosyal medyada arıyor. Ve bu sanal halk mahkemesi, yanlış kararları düzeltebildiği gibi, kendisi de çok yanlış kararlar verebiliyor.

Kaçma şüphesi yok da, tecavüz etme şüphesi var
27.08.2020- Şimdi bize düşen, mezardaki bir genç kadının, onun gözü yaşlı anne-babasının ve potansiyel kurbanların çığlığı olmak, “Bana bir şey olmaz” diyene de hiçbir suçun cezasız kalmayacağını göstermektir.

Doları bırak, Kızıl Elma’ya bak
26.08.2020- Yedi yıl önce her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldığını açıklayan Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin yıldönümü münasebetiyle milliyetçiliği ayağının altından alıp başının üstüne koydu.

Erdoğan, Portakal’ı yedi
25.08.2020- Fatih Portakal, ağır hükümet baskısı altında görevini bırakarak, hem kendi canını, hem FoxTV’yi kurtarmış oldu. Ancak istifası, son dönemin basın tarihine bir başka teslimiyet hikâyesi olarak yazıldı.

Merkel ve Trump'sız Erdoğan ne yapacak?
24.08.2020- Merkel, 2021’de siyasete veda ediyor. Trump, açık ara geride görünüyor. Merkel’siz bir Avrupa ve Trump’sız bir Amerika, Erdoğan için bir kabus senaryosu…

Seçim gazı
22.08.2020- Şu aralar “İktidarın müjdelerine sevinmeme suçu” diye bir suç var biliyorsunuz; o yüzden hepimiz sevinmiş gibi yapmak zorundayız.

Müjde: “Sizi kandırmaya devam edeceğim”
21.08.2020- Erdoğan öncesi yalan tekeli, merkez medyanın elindeydi. Erdoğan medyayı sadece satın almadı, onun yalan tekelini de devletleştirdi.

Devletin tecavüzcü aşkı
20.08.2020- Devlet tecavüzcüye kalkan olmaktan vazgeçip mağdurun safına geçmedikçe, ne tecavüz önlenir, ne tecavüzcülerin cüreti biter.

Hulusi Akar’ın unutturmak istediği fotoğraf
19.08.2020- Hulusi Akar, mezarlık ziyaretinin fotoğrafını mahkeme eliyle sildirmek istiyor. Onların “unutulma hakkı” varsa, bizim de “unutturmama sorumluluğumuz” var.

Türkiye maceraya girdikçe yalnızlaşıyor!
Ankara, iç politik hesaplarla dışarda maceraya giriştikçe, karşısındaki cepheyi birleştirip büyütüyor; kendisi de giderek daha derin bir yalnızlığa gömülüyor. (18.08.2020)

Biden'a kaplan Trump'a kedi
17.08.2020- Yani Erdoğan’ın antiemperyalizmi, “Biden’a kaplan, Trump’a kedi” bir tavırdan ibaret… Bugünkü Biden tepkisi de, hem içerde milliyetçi tabanı hoş tutma hevesinden, hem de “Demokratlar iktidara gelirse ne yaparız” kaygısından kaynaklanıyor.

Bilme engelli toplum
14.08.2020- Günümüz dünyasında bilgiyi, haberi, sansürle engelleyemezsiniz. Günahlarınızı “milli güvenlik” gerekçesinin ardına saklanmanız da kar etmez.

İnce’nin önündeki ilk engel kendisi
14.08.2020- Hareket daha çok yeni, ama şu ana kadar, İnce hareketinin önündeki ilk engel, İnce’nin kendisi gibi görünüyor.

Kriz yarat, kolay yönet
13.08.2020- Bazen ateşle fazla oynamak, evi yakabilir. O yüzden iktidar, bir gaza, bir frene yüklenip, Akdeniz'deki gerginliği kontrol altında tutmaya çalışıyor.

40 yıllık bir çığlık
12.08.2020- 12 Eylül öncesi, ellerinde ölüm listeleriyle solcu avına çıkan infaz ekibi, 40 yıl sonra bugün, toplumun hafızasızlığına güvenerek sahnelere dönüyor.

Seçimle gitmeyecekler mi?
11,08.2020- “Seçimle gitmeyecekler” yılgınlığı yaymak yerine, nasıl gideceklerini tarif etmek ve ona göre örgütlenmek lazım…

Bir ülke bu kadar mı kolay harcar yazarını?
10.08.2020- Özgürüz Radyo’daki “Türkiye Nereye” programı için Aslı Erdoğan’la buluşup söyleştik. Bugün dinleyeceğiniz söyleşide, iki sürgün, Berlin’in bir parkında sürgünü, sürgünlüğü konuştuk.

"Siyasette nasıl geldiysen, öyle gidersin"
08.08.2020- Süleyman Demirel’den bizzat duymuştum bu sözü: “Siyasette nasıl geldiysen, öyle gidersin.” AKP, kendisini iktidara taşıyan ekonomik krizle gideceğe benziyor

Hozan Cane davası
06.08.2020- İki yıldır hapiste olan Kürt kökenli Almanya yurttaşı Hozan Cane'nin yargılanmasına yeniden başlanıyor bugün. Ortada hukuk olmadığından yine Türkiye'yle rehine pazarlığı yapıldığına dair söylentiler bol.

Muharrem İnce’nin partisi
05.08.2020- Gazeteci Saygı Öztürk’ten öğrendiğimize göre Muharrem İnce bu aralar telefonunu evde bırakıp bahçede oturuyormuş. Hiçbir gazeteciyle görüşmüyormuş. Saygı Öztürk de zar zor, “çok yakınındaki bir siyasetçiyle” konuşmuş, soruları da o cevaplıyormuş...

Recep Trump Erdoğan
04.08.2020- ABD Başkanı Trump ile Erdoğan, birbirlerinin politik ikizi gibi… Kimileri onlardan “Recep Trump Erdoğan” diye söz ediyor.

Twitter ve Facebook teslim olacak mı?
31.07.2020- #Twitter ve #Facebook’un bazı yetkilileriyle #SosyalMedyaYasası’nı görüştüm. Hükümetle açıktan polemiğe girip durumu daha da kötüleştirmek istemiyorlar. Ama Ankara’ya temsilci atama ve ellerindeki veri tabanını Türkiye’ye taşıma dayatmasına uyacak gibi de görünmüyorlar.

Türkiye’nin öldüren cazibesi
30.07.2020- Yabancı yatırım, iktidarla birlikte düşüşe geçti. Bir dönem birbirini vareden bu ikili, şimdi dövüşerek birbirlerini aşağı çekiyorlar.

Unutulma hakkı
29.07.2020- #Sosyalmedya'nın aç kapa düğmesi Saray’a bağlandı. Erdoğan’ın 17-25 Aralık’ı unutturma hakkı var artık. Peki, bizim unutmaya hakkımız var mı?

Hilafet ilan edilir mi?
28.07.2020- Siyasal İslamcılar, Ayasofya açılışından cesaretle çıtayı yükseltti: Şimdi Hilafet ilan edilmesini istiyorlar. Olur mu? Benim cevabım basit: Biz izin verirsek olur.

Kavala 1000 gündür esir
27.07.2020- Erdoğan #OsmanKavala'yı esir tutarak, Batı ile Türkiye sivil toplumu arasındaki en etkin bağlardan birini kesmek ve hem Batı dünyasına, hem sivil topluma, hem yabancı vakıflara, hem yerli sermayeye korku salmak istiyor.

Buyrun Lozan’ın cenaze namazına!
23.07.2020- İslamcı hareketin son dönemdeki en büyük siyasal şovu bu… Hadi buyrun Lozan'ın cenaze namazına...

Demokratik cephe ihtiyacı
22.07.2020- 40 yıl önce bugün katledilen Kemal Türkler’in “Ulusal Demokratik Cephe” çağrısı hala güncel...

Twitter Silivri’de büro açar mı?
21.07.2020- AKP, sosyal medyaya sansür getiren kanun teklifini dün Meclis’e sundu ve açıkça Twitter’a, “Ya gel teslim ol ya da ben seni burada yaşatmayacağım” dedi. Yasa ilk bakışta makul bir gerekçeye dayanıyor: Sosyal medyada hakaretten, yalan haberden geçilmiyor; ama bunlara izin veren platformların Türkiye’de temsilcisi yok. Hükümet istiyor ki temsilci atasınlar, hesap verebilir olsunlar.

Erdoğan’ın 20 Temmuz darbesi
20.07.2020- Erdoğan, 5 gün önce darbe girişiminin bastırılışını kutlamıştı; bugün kendi darbesinin başarısını kutluyor. 15 Temmuz’da asker süngüsünden kurtulan Türkiye, 20 Temmuz’dan beri polis copuyla yönetiliyor. Ben fark göremiyorum; ya siz?

Türkiye'yi karartıyorlar
18.07.2020- Erdoğan 3 ay önce Korona'dan söz ettiği bir konuşmada, "Ülkemiz sadece bu virüsten değil, aynı zamanda medya ve siyaset virüslerinden de kurtulacak" haberini vermişti. Cumhurbaşkanı'nın muhalefete "nihai çözüm" formülü, o gün ortaya çıkmıştı...

Kötülüğün Sıradanlığı
17.07.2020- "Herkes size yalan söylüyorsa, bunun sonucu insanların yalana inanması değildir; artık hiçbir şeye inanmaz hale gelmesidir.”


Zulme karşı savaşacak kimimiz kaldı?
15.07.2020- "Dünyanın bu halini görmek istemezdim" Bir yazar için ne acı bir final cümlesi… Adalet Ağaoğlu, insanlık karşısında onurumuzu kurtarmaya çalışanlardan biriydi.

Erdoğan muhalefeti camiye soktu
14.07.2020- Bir kez daha gördük ki, Türkiye’nin asıl sorunu, İslamcıların cüreti değil, laikliğin savunmasızlığı…

Ayasofya. Neden şimdi?
13.07.2020- Erdoğan Ayasofya kararıyla istediği sonucu alabildi mi? Sanmam. Eski bir müzenin camiye çevrilmesi, işsiz birinin eve ekmek götürmesiyle kıyaslandığında hala çok cazip bir oy verme gerekçesi gibi görünmüyor.

Ayasofya tezgahı!
10.07.2020- İktidarın Ayasofya politikası ve Danıştay'ın kararı: "Kılın namazınızı, kesin avazınızı"

Kaza değil, düpedüz cinayet
10.07.2020-90’larda Sakarya denilince aklımıza faili meçhul cinayetlerin işlendiği ölüm üçgeni gelirdi. Bugün Sakarya, faili besbelli cinayetlerin yurdu olarak çıkıyor karşımıza… “Cinayet” diyorum çünkü bu kadarına “ihmal” ya da “kaza” denemez.

Ayı ile yatakta
09.07.2020- Ankara’nın Libya’da karşı karşıya geldiği Rus ayısıyla restleşmesi, tatsız finale doğru ilerliyor.

Tarihe ihanet
08.07.2020- İki insanlık hazinesini peşpeşe yitirdik: Biri halkının destanını, dilinde taşıyan bir dengbej… Diğeri asırlık bir medeniyetler köprüsü…

Teröristan
07.07.2020- 2016- 2018 arasında 1 milyon 56 bin kişi, terör örgütü üyeliğinden soruşturmaya uğramış.” Aileleriyle en az 4 milyon insan eder. Türkiye dünyanın en kalabalık terör örgütüne sahip ülkesi haline geldi.

Erdoğan’ın mavi kuşla savaşı
06.07.2020- Erdoğan, bir süre önce “Twitter mıtitter, hepsinin kökünü kazıyacağız” demişti. Mavi kuşla girdiği savaşın sonunda bunun tam tersi olursa şaşmayın.

Sosyal medyaya kilit
02.07.2020- Yandaş hale getirdikleri gazetelere, televizyonlara ne olduysa, düşledikleri “Yandaş Twitter” ve “AKFlix”e de o olur. Ama gerçek, ortaya çıkmanın bir yolunu bulur.

Açlık alarmı
01.07.2020- Hamza Salih’in doğumuyla “Bebek mamasına alarm” haberi aynı gün geldi. En az Hamza Salih kadar beslenmek her çocuğun hakkı, onları beslemek de, sosyal devletin görevidir.

Zekeriya Öz’e kim vurdu?
30.06.2020- Sözcü muhabirinin verdiği "Zekeriya Öz Almanya'da yumruklandı" haberini Hürriyet muhabiri yalanladı. Tanık yok, görüntü yok, detay yok. Peki nereden çıktı bu yumruklanma haberi?

Z kuşağı haykırdı: Oy Moy Yok!
29.06.2020- "Z Kuşağı"nın, Trump ve Erdoğan gibi baskıcı liderlere karşı yaratıcı aktivizminden ve özgürlük tutkusundan umutlu olanlar çok… Benim gibi…

“Casus gazeteciler” ve “gizli şehitler”
25.06.2020- Gazeteci tutuklamalarının çoğunun ardında, hükümetin yurtdışı operasyonları var: Suriye, Irak, Libya’da yaptıkları kirli işler bilinmesin istiyorlar.

Erdoğan, Kaftancıoğlu'ndan korkuyor
24.06.2020- Erdoğan’ın kendi tarihinden biliyor olması lazım ki, siyasetçiye fikirlerinden dolayı verilen ceza, onu unutturmak şöyle dursun, siyaset siciline altın harflerle yazılıyor; onu daha da yukarılara taşıyor.


Özgürlük yasaklanamaz!
22.06.2020- Erişim yasağından sonra hızla yeniden devreye soktuğumuz radyomuza ilgi daha da arttı. Yeni adresimiz ozguruz21.org’da buluştuğumuz dinleyicilerimize sonsuz teşekkürler. Bir kez daha gördük ve gösterdik işte: Özgürlük, yasaklanamaz!

Hamdi Gezmiş’in sesinden abisi Deniz Gezmiş
Can Dündar’ın yeni kaybettiğimiz Hamdi Gezmiş’le, haftalar süren söyleşisinden kısa bir bölüm...

17-25 Aralık yeniden…
19.06.2020- Öyle bir dosya ki, Erdoğan tabutuna çiviler çakıp gömmeye çalıştıkça mezardan çıkıp karşısına dikiliyor. 17-25 Aralık yolsuzluk dosyasından söz ediyorum. “Asrın skandalı”, Türkiye’de birkaç bakanın istifasıyla kapatılmıştı. O bakanlar sonradan güzel görevlere atandılar. Normal bir ülkede hükümeti topyekün Yüce Divan’a sürükleyecek dosyadan sadece o incelemeyi başlatan savcılar, operasyonu yapan polisler ve ayrıntıları yazan gazeteciler cezalandırıldı. Ama ne yapsalar bitmiyor işte; mızrak çuvala sığmıyor.

Deniz’in kıyısındaki adam
18.06.2020- Onu böyle tanımlayabilirim ancak: “Deniz’in kıyısındaki adam…” Biz onu abisi Deniz Gezmiş’in vasiyetinden biliyorduk: “Kitaplarımı Hamdi’ye verin” diye yazmıştı giderayak… “Bilim adamı olmasını istiyorum” diye de eklemişti. Ne ağır vasiyet… Deniz’e dair çok ayrıntı öğrenmiştik, ama sonra o kitapların ne olduğunu, Hamdi’nin bilim adamı olup olamadığını sorgulamamıştık. 8 sene önce, bir 6 Mayıs töreninden sonra Hamdi Gezmiş’le sohbete oturduğumuzda onun nasıl Deniz’le yaşadığını, abisinden kalan anılara nasıl sadakatle sahip çıktığını fark etmiştim.

Malum Sultan
17.06.2020- Aziz Nesin’in 1946’da çıkardığı “Marko Paşa”, kapatıldıkça başka isimle yeniden çıkardı. En son “Malum Paşa” çıkmıştı. Biz de “Malum Sultan”a aynı yöntemle direnmeye çalışıyoruz.

Beraber yürüyemedik biz bu yollarda
16.06.2020-Erdoğan, beraber yürüdüklerinin hemen hepsini yarı yolda bıraktığı halde "beraber ıslandık" şarkısını söylemeyi sürdürüyor. Muhalefetin beraber ıslanması için daha ne kadar TOMA suyu lazım?

Erdoğan’ın Trol ordusu ifşa oldu
15.06.2020- Türkiye, sonunda dünya devlerinin yanında yer buldu kendine: Twitter, Rusya ve Çin’le birlikte Türkiye’nin trol ordularını da deşifre etti Cuma günü… Onları “devlet bağlantılı bilgi yayma operasyonu yapmak”la suçladı ve hesaplarını kapattı. Twitter’ın 10 gün önce ABD’de Trump’ın mesajlarına “teyit uyarısı” koyduğunu da hatırlatarak artık Erdoğan’ın “devler ligi”nde oynadığını söyleyebiliriz.

Başbuğ operasyonu neden gecikti?
11.06.2020-İlker Başbuğ’un 4 ay önce katıldığı bir televizyon programında söyledikleri yüzünden ifadeye çağırılması önemli gelişme… İki soru sormak lazım: 1)AKP, emekli bir generalin söylediklerinden neden bu kadar rahatsız oldu? 2)Başbuğ neden konuşmasından 4 ay sonra ifadeye çağrıldı? İsterseniz bu sorulara yanıt ararken, önce demecin verildiği konjonktürü hatırlayalım: Erdoğan, 15 Temmuz sonrası yakınlaştığı Putin’le 2017’de S-400 anlaşmasını imzalamış, Türkiye Batı’dan kopma noktasına gelmişti. Ama Şubat’ta, İdlib’deki saldırı ile işler değişti. Tam o günlerde ABD’nin etkili düşünce kuruluşu Rand Cooperation,Silahlı Kuvvetler’in orta kademesindeki subayların rahatsızlığından söz etti.

Telefonunuzun dinlendiğini nasıl anlarsınız?
10.06.2020- Geçen gün sosyal medyada vardı bu başlık… Bir Rus uzman küçük ipuçları vermiş: Eğer telefonunuz aniden ve kendiliğinden açılıp kapanıyorsa, uyku modunda bile çok fazla ısınıyorsa, bataryası çabucak bitiyorsa, konuştuklarınıza dikkat etmenizde yarar varmış. Çünkü bu belirtiler, arka planda kuyunuzu kazmaya çalışan bazı programların çalışmakta olduğuna delaletmiş.

Casusum, casussun, casus
09.06.2020- Bu da yeni moda: Suç bulamazsan “casusluk”la suçla… Onu kanıtlama imkânı yok nasılsa… Sen at iftirayı; o, casus olmadığını kanıtlasın… İyi biliyorum; çünkü MİT TIR’ları davasında mahkemenin delil yokluğundan vazgeçtiği iddiada Yargıtay ısrar ettiği için, halen casusluk suçlamasıyla yargılanıyorum. Yargıtay diyor ki; “Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi, senin haberi okumuş ve Türkiye’yi şikâyet etmiş.” Eeee? “Demek ki sen casussun.”

#Özgürüz: Radyodan Think Tank’a doğru
08.06.2020- Şimdi heyecan verici projemiz beyin göçüyle yurtdışına çıkanlarla , #Özgürüz çatısı altında bir düşünce kuruluşunda buluşarak Türkiye’nin geleceğine dair politikalar üretebilmek.

AKP kendi ordusunu kuruyor
04.06.2020- Kamu düzeni” dedikleri, Saray’ın kurduğu çıkar düzenidir. Buna yönelik her itiraz, karşısında Erdoğan’ın “kahverengi gömlekliler”ini bulacaktır. Kurulan, İran’daki ahlak polisine, mahallenin ahlak bekçisine, Gestapo’nun milisine benzer, silahlı bir kolluk gücüdür.

Tehlikeli karışım: Kutsal kitap ve cop
03.06.2020- Despotik liderlerin, baş edemedikleri siyasal krizler ya da kontrol edemedikleri toplumsal tepkiler karşısında sığındıkları iki barınak var: Kutsal kitap ve cop…

Sandığın ölümü
02.06.2020- Merkez politikanın şu tehlikeyi görmesi lazım: Seçmen, seçimden umudu kesmeye başladı. Diyarbakır'ı düşünün: Oy verdiler, başkanları hapse atıldı, yerine kayyum atandı. Sırada İstanbul var. Bu durumda bir daha sandığa gitmeye değer mi?

”Nefes alamıyoruz!”
01.06.2020- 7 yıl önce Gezi’den ve bugün ABD’den öğrendiğimiz şey şu: Kendi iktidarını korumak için insan canını hiçe sayan despotlara ve onların polis şiddetine, karşı koyabilmek için örgütlü ve küresel bir direnç hattı şart…

Birimize yapılan, hepimize yapılmıştır
21.05.2020- Hep birlikte direnmezsek, yargıcı, savcısı, polisi, milisiyle yüklenen bu baskıya dayanabilmemiz zor. “Birimize yapılan, hepimize yapılmıştır” diyerek ortaklaştığımızda ancak; değişecek tarihin akışı…

Darbe korkusu
20.05.2020- Başta darbe söyleminin, halkı korkutup sindirmeye yönelik bir kampanya olduğunu düşündüm, ama galiba iktidar sadece korkutmuyor, aynı zamanda gerçekten korkuyor.

Kurtuluş reçetesi: Yerelden ulusala uzatan bir direniş
19.05.2020- Milli mücadelenin kadrolarını, Bandırma'nın yolcularını ve kurtuluşa önderlik eden Mustafa Kemal Atatürk’ü minnetle anıyoruz bugün… Bize düşen, o direniş ruhunu, 1 asır sonra aynı kararlılıkla yaşatmaktır.

“Korku Partisi” iktidara yürüyor
18.05.2020- Hani mezarlıktan geçenler korkudan ıslık çalar ya… İşte iktidar da çokça gürültü yapıp hem halkı iyice korkutmaya, hem kendi korkusunu yatıştırmaya çalışıyor.

Erdoğan’ın kabullenemediği gerçek
14.05.2020- Toplum yalana doydu, hakikati arıyor. Şimdi önemli olan, hakikati söylemeye cesareti olan kanalları ve gazetecileri savunmak… Onların da susturulması, yalanın nihai zaferi anlamına gelecek çünkü...

Akın Birdal’ın vurulduğu gün
13.05.2020- Dün insan hakları savunucusu Akın Birdal’a düzenlenen silahlı saldırının yıldönümüydü. O günü çok iyi hatırlıyorum: 12 Mayıs 1998… Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde duruşmamız vardı. “Düşünce Özgürlüğü” kitapçığı çıkmıştı. Yasaklanan bazı yazılar, o kitapta toplanmıştı. Biz de, “Düşünce suçsa, biz de suçluyuz” diyerek yazılara imzamızı atmış, tabii kendimizi mahkemede bulmuştuk.

S-400 krizi sürüyor: Ya Batı ya Avrasya
12.05.2020- Geçen hafta Maliye Bakanı Albayrak, yabancı yatırımcıları ikna için yaptığı toplantıda, Türkiye’nin likidite sıkıntısını çözmek için, ABD ile görüştüğünü söylemişti. Mart’ta Erdoğan’ın da Trump’tan Türkiye’nin, Amerikan Merkez Bankası FED’in swap hattına dahil edilmesini istediği biliniyordu. Bu, çöküşe geçen Türk ekonomisinin acil dış finansman ihtiyacı için önemliydi.

AKP silahlanıyor, muhalifler savunmasız
11.05.2020- Şimdi şaşırmak, sızlanmak, sinmek zamanı değil; şimdi, komşusunu boğazlamaya hazır halde silahlanmış bu meczuplar çetesine karşı halkın nasıl savunulacağını düşünme zamanıdır.

Benim saldırgana ne oldu?
07.05.2020- 6 Mayıs 2016'da silahlı saldırıya uğramıştım. 4 yıl sonra o gün silahı sıkan tetikçiye ve azmettirenlere ne olduğunu merak ediyor musunuz?

Hayatı savunmak için ölümü göze almak
06.05.2020- Bir an, bir ideal uğruna, her şeyden, hatta hayatınızdan vazgeçmeye hazır olup olmadığınızı sorun kendinize… Ve bilin ki, elimizde kalan bir avuç özgürlük, onun için her riski göze alanlar sayesindedir.

Erdoğan neden korkuyor?
05.05.2020- Niye bir Cumhurbaşkanı, halkı birbirine düşürmek için bu kadar çabalar ki? Bir tek nedeni var: Korku… Erdoğan devrilmekten ve yaptıklarının hesabının sorulmasından korkuyor.

Web devlerine çağrı
04.03.2020- Korona salgını, İnternet'te müthiş bir bilgi kirliliği de yarattı. O kadar ki artık web devleri, “Ben sadece dağıtıcıyım” deyip sorumluluktan sıyrılamayacak. Güvenilir bilgi için işbirliğine yanaşmazlarsa resmi denetiminin kapıda olduğu belli.

AKP seçime gider mi?
29.04.2020- Erdoğan seçime hazırlanmıyor, seçimle hükümetinin değişme ihtimalini ortadan kaldırmaya hazırlanıyor.

Ali’nin katilini tanıyoruz
29.04.2020- Ali’nin katledilişi, yargısız infazlara gösterilen toleransın, cezasızlığın getirdiği cüretin, devletin bir suçu örtbas etme, suçluyu aklama mekanizmasına dönüşmesinin korkunç sonucudur. Hesabı sorulmadıkça hiç kimsenin canı güvende değildir.

İktidar, çatacak yer arıyor
28.04.2020- Diyanet İşleri Başkanı’nın Cuma hutbesiyle başlayıp Cumhurbaşkanı’nın konuşmasıyla harlanan tartışmanın özü şu: İktidar çatacak yer arıyor. İçine düştüğü krizden çıkması, açlığa mahkûm ettiği halkı yatıştırması için daha çok düşmana ihtiyacı var. Koşullar nedeniyle dış düşman yaratması zor. O halde tabanı toparlayacak nefret objelerini içerden ve en kırılgan kesimden seçmeli: Şimdi eşcinsellere taktılar. Buradan halkı daha rahat kutuplaştırabileceklerini düşünüyorlar. Nefret suçu işliyorlar.

Özgürüz’den haberler
27.04.2020- ÖzgürüzRadyo 1 yaşını doldurdu. Sırada daha büyük projelerimiz var: Yeni programlar, yeni mecralar, yarının Türkiyesinin özgür medyasına zemin oluşturacak hazırlıklar…Destek olun –ki biz özgürlüğün sesi olalım.

Yaşgünü değil bu, anma…
23.04.2020- Bir yaşgünü kutlamıyoruz, bir mevtayı anıyoruz bugün. Parlamenter demokrasi yıkıldığından beri ülke, Saray’ın kararnameleriyle yönetiliyor. Sadece Meclis'i değil, onun kuruluşundaki asgari mutabakatı da kaybettik.

İnsanlar İnternet’te en çok ne aradı?
22.04.2020- Korona salgınıyla ilgili yapılan 3-4 ankette benzer sonuçlar var: Öncelikle toplum müthiş kaygılı… Ve bu kaygı giderek büyüyor. İstanbul Belediyesi İstatistik Ofisi’nin geçen ayki araştırmasında oran, % 75’ti. NG Araştırma, bu ay kaygı oranının % 80’i aştığını gösterdi. İpsos’un son araştırmasına göre ise % 95’e tırmandı. Hızla büyüyen ve tüm toplumu etkisine alan bir korku dalgasıyla karşı karşıyayız. Korkuyorlar da; bir şey yapıyorlar mı? Evet. En çok yapılan, en çok tembihlenen şey; yani el yıkama…

AKP, belediyelere saldıracak
21.04.2020- Belli oldu:Belediyelere saldıracaklar. Sandıkta kaybettiklerini, Meclis’te geri almaya çalışacaklar. Ve belediye başkanlığı dönemindeki engellemeler Erdoğan’da ne sonuç verdiyse, aynısı olacak: Zulmeden gidecek; hizmet eden gelecek.

Trump New York’a, Erdoğan İstanbul’a karşı
20.04.2020- Son Korona krizi, Erdoğan ve Trump’ın kişilik benzerliklerini bir kez daha ortaya koydu.Bir çok benzerliğe son haftalarda bir yenisi eklendi: Kendisinden olmayan belediyelerle kavga huyu…

Sensin virüs!
16.04.2020- Ülke, “medya ve siyaset, virüslerinden kurtulacak”mış. Bunu söyleyene cevabımız, “Virüsün büyüğü senin iktidarın” olur. Merak etmeyin; “Kötülüğün iktidarı” devrildiğinde, o virüs de yol açtığı yıkımla birlikte yok olur.

Adalet Katilleri
15.04.2020- Avukat Akın Atalay dün şu hatırlatmayı yaptı: “Hukuk nezdinde hükümlü olanlara ‘suçlu’, tutuklu olanlara ‘masum’ denilir.” İnfaz Yasası, suçluları serbest bırakırken masumları içerde tuttu. Dolayısıyla Atalay’ın bahsettiği şöyle bir tuhaflık ortaya çıktı: “Aynı tarihlerde, aynı suçu işleyen iki kişiden cezası kesinleşen tahliye olacak, tutuklu yargılanan, -yani hukuken masum sayılan- cezaevinde kalacak. Akıl sağlığı yerinde biri, bu durumu kabul edemez.” Nitekim sadece akıllar değil, vicdanlar da kabul etmemiştir.

Özgür bir basına neden ihtiyaç var?
14.04.2020- İktidarın, halkın son haber kaynağı haline gelen birkaç bağımız medya organına müdahaleye niyetlendiği belli... Bu sadece, virüsün daha hızlı yayılmasına yarar. Özgür medyaya ve cesur gazeteciliğe, şimdi her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.

İki kriz gecesinin iki kazananı: Korona ve Soylu
13.04.2020- Türkiye’de siyaset, salgın, tatil, hafta sonu dinlemez; o yüzden gece erken yatmaya gelmez. Cuma gecesi saat 22.00’de doğan kriz, Pazar gecesi 22.00’de doruğa çıktı. Geceyarısı da bitti. Ama o 48 saat içinde hem ülke, hem hükümet sallandı.Yeni haftaya başlarken hafta sonunun bilançosunu çıkaralım: 1) Sokağa çıkma yasağının uygulanış biçimi, Hükümet’in krizi yönetmekteki beceriksizliğinin en net göstergesi oldu...

Corona tahtları da tehdit ediyor
09.04.2020- #Korona’nın, birçok liderden güçlü olduğu ve yaptıkları hataları onlara ağır ödeteceği anlaşılıyor. Virüs çok yakında yenilmez sanılan liderlerin tahtlarını sallamaya başladığında, “sabır ve dua” tavsiye etme sırası bize gelecek.

”İtibardan” tasarruf dönemi
08.04.2020- Çelişkiye dünkü İngiliz Guardian gazetesi dikkat çekti: “Normalde demir yumruk taktiklerini pek seven Erdoğan, bu kez muhalefetin sıkıyönetim çağrılarına direniyor.” Gerçekten de tuhaf bir şekilde, bu kez sokağa çıkma yasağı talep eden biz olduk; Erdoğan, emekçileri zorla işe gönderen kötü patron rolünde… Çünkü işçilerin evde kısılıp “Açız” diye bağırmaması, sermayenin ise para kazanması lazım…

İnfazda ayrım katliamdır!
07.04.2020- Bugün Meclis’te görüşülmesine başlanacak İnfaz Paketi, zaten büyük bir haksızlığa uğramış siyasi tutsakları bir kez daha cezalandırıyor; hem “corona affı”ndan yararlandırmayarak, hem de onları hapiste virüs riskiyle başbaşa bırakarak… AKP ile ortağı MHP’nin infaz paketi kimleri affediyor: Soma’da 301 madencinin öldüğü kazanın faillerini mesela… Çorlu’da 25 kişinin öldüğü tren kazasının sorumlularını mesela… Süleymancılar’ın Aladağ öğrenci yurdunda 10 öğrencinin yanarak can vermesine yol açanları mesela…

Sosyal patlama korkusu
06.04.2020- Başta pek makul görünen “Evde kal” sloganı, giderek politik bir içerik kazandı ve “tuzukurular”la, “ölümü göze alıp çalışmak zorunda olanlar”ı karşı karşıya getirdi. Kamuoyunun yakından tanıdığı sanatçılar, halkı karantinaya ikna için hükümet destekli “Evde kal” videoları yayınlıyor. (https://www.timeturk.com/unlulerden-kisa-videolarla-evde-kal-kitapla-kal-cagrisi/haber-1416661) Buna karşın yoksul halk evde, kendi videosunu çekiyor. Bunlardan biri geçen gün tamtakır buzdolabını gösterdi; “Korona bitene kadar bu dolap beni idare eder mi?” diye sordu ve Cumhurbaşkanı’nı yemeğe davet edip “Buyursun, dolapta ne varsa onu yesin” dedi.

AKP, halkı bu kez de yardım sandığında böldü
02.01.2020 Tam diyorduk ki, hükümetin işi zor; “çünkü bu kez beceriksizliğini örtbas etmek için hedef gösterebileceği bir düşman yok karşısında…” Hükümetin “kutuplaştırma mahareti”ni hafife almışız. Bütün ülkenin bir virüsün pençesinde kırıldığı bugünlerde bile buldu, düşman yaratmanın bir yolunu… Yurttaşı bu sefer de yardım sandığında böldü; bağış toplayan yerel yönetimleri hedefe koydu. “Vay sen misin benden önce, benden izinsiz ve en önemlisi benden iyi bağış kampanyası yürüten; vatandaşı örgütleyen?

Sermayenin iktidarı, halkı sermayenin insafına bıraktı
01.04.2020 Dün Berlin’de bir arkadaşımla konuştum. Yeni göçmenlerden… Alman vatandaşı değil, free-lance çalışan Türkiyeli bir sanatçı… Hükümetin Corona salgını nedeniyle açtığı 750 milyar Euro’luk önlem paketinden faydalanmak için, eyaletin internet sitesine başvuru yapmış. Web sitesindeki bilgiye göre ondan önce başvuran 150 bin kişi varmış. “Yıllarca bana sıra gelmez” diye düşünürken, başvurduktan 8 saat sonra mailine cevap gelmiş. IBAN istemişler. (Yanlış anlaşılmasın devlet IBAN’ını vermemiş, onunkini istemiş.)

”Biz size yeteriz” deme zamanı
31.03.2020- Bütçeyi sıfırlayan hükümet, dün saatler süren kabine toplantısını, amiyane tabirle, “Hadi pamuk eller cebe” diye bitirdi. Erdoğan kendi maaşını millete bağışladı, bakanlarından da aynısını istedi. Bazı bakanlar çok zengin olduğu için, Cumhurbaşkanı onların çok yüksek bağış yaptığını müjdeledi. Özetle, acilen devreye sokulacak bir salgınla mücadele stratejisi ve bunun yol açacağı toplumsal hasarı giderecek sistematik bir destek programı gerekirken, “Biz bize yeteriz” başlıklı bir sadaka bağışıyla karşılaştık.

Wird Erdogan diese Krise überwinden können?
30.03.2020- Erdoğan hat in den vergangenen zehn Jahren zwei sehr große Krisen überwunden: Eine der Krisen war der Gezi Aufstand; diesen zerschlug er blutig. Die zweite war der Putschversuch am 15. Juli; diesen unterdrückte er, indem er das Volk auf die Straßen schickte. In beiden Krisen wandte er die Taktik an, die „anderen“ zum Feind zu ernennen und das Volk zu polarisieren.

Erdoğan bu krizi atlatabilir mi?
30.03.2020- Erdoğan, son 10 yılda çok büyük iki kriz atlattı: Biri Gezi isyanıydı; kan dökerek dağıttı. İkincisi 15 Temmuz darbe girişimiydi; halkı sokağa dökerek bastırdı. Her ikisinde de “öteki”ni düşman ilan edip halkı kutuplaştırma taktiğini kullandı. Nedenleri değil, failleri tartıştırdı. Muhaliflerini hainlikle suçlayıp yargısız infaz emri vererek iktidarda kaldı. Suriye savaşında da aynısını yaptı: “Ne işimiz var Suriye’de” diye soranları “hain” ilan ederek haksız bir müdahaleyi meşrulaştırmaya çalıştı.

Siyasi tutsaklar da salıverilmeli
26.03.2020- Düşünen, sorgulayan, eleştiren zihinleri hapsedip hırsızları, soyguncuları, tecavüzcüleri salıvermek, bir kitlesel virüsten kaçarken, bir toplumsal virüsü yaymaktır. İçerde kalacak tutsakların başına geleceklerden, hükümet birinci derecede sorumlu olacaktır17

Acilen genel tecrit!
25.03.2020- Doç Dr. Çağhan Kızıl, “Çok kritik bir dönemdeyiz, bu hafta acilen ve en radikal bir şekilde karantina önlemi alınmazsa geri dönüşü olmayan bir faturayla karşılaşacağız” diye haykırıyor. Bu salgını hala duayla önleyebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Yaşanacak facianın iki dünyadaki ağır bedelinden korkmuyor musunuz?

Çocuk şarkımız: “Ölüm bize yakındır”
24.03.2020- AKP, Corona’yı da Allah’ın bir lütfu sayarak bu krizden de fırsat yaratmak, eve kapanan insanlara ekonomik destek yerine toplumsal nefret satmak ve çocuklara evde ideolojik enjeksiyon yapmak derdinde… Siz siz olun, çocukları ekrandan uzak tutun.

Karantina tavsiyeleri
23.03.2020- “Unutmak için hızlanır, hatırlamak için yavaşlarız” diye yazmıştı Milan Kundera… Geriye dönüp bakmadan doludizgin yaşarken aniden ve mecburen durduk; kendimizi beklemediğimiz bir molada bulduk. Ben, bir benzerini hapiste tecrit hücresinde yaşamıştım. O kısa tecrübeden bazı gündelik tavsiyeler vereceğim size: Tecritte en büyük risk, kendini salıvermektir. Gündelik rutini disiplin içinde sürdürmek, insanı dinç tutar. Her sabah işe gidecekmiş gibi yatak toplanmalı, duş alınmalı, tıraş olunmalı, saç taranmalı, kahvaltı, spor yapılmalı, haberlere bakılmalıdır. Kendinizle yarışın: Mekik çekiyorsanız, kitap okuyorsanız, bulmaca çözüyorsanız, her gün bir öncekinden fazlası zorlanmalı… Böylece özgüveniniz ve üretiminiz artar. Bunlara müziğin eşlik etmesi, hayata tempo katar

Erdoğan kolonya dağıttı
19.03.2020- Erdoğan dünkü basın toplantısıyla kendisinin ve hükümetinin önceliğini bir kez daha haykırdı adeta: Sağlık değil, sermaye… Halk değil, sermayedar… Piyasaya destek, millete kolonya… Ülkenin en sıkıntılı döneminde, tam bir hafta sırra kadem basan Cumhurbaşkanından, 4 saatlik toplantı sonunda, virüse karşı etkili sağlık önlemleri açıklamasını bekleyenler bir kez daha yanıldı. Zaten konu sağlık olsa, toplantıya MİT Müsteşarı’ndan, TÜSİAD temsilcisinden önce Tabip Odası Başkanı çağrılır, yoğun bakımdaki yatak sayısı, sağlık çalışanlarının sıkıntısı, test kitlerinin artırılması filan konuşulurdu.

Corona’nın siyasal sonucu ne olacak?
18.03.2020- Vahşi kapitalizm üzerine yazılmış 10 kitap okusak, şu son 10 günde gördüğümüzü öğretemezdi bize… İngiltere’de sağcı hükümet, toplumun en zayıf kesimini gözden çıkarmaya dayalı “Sürü bağışıklığı” planıyla, insan canıyla kumar oynamakta zerrece tereddüt etmeyeceğini gösterdi. Virüsün bunca can aldığı İtalya’da üretim durmadı. İşçilerin çoğu hala işe gidiyor. Önlem alıp almamak patronların keyfine bırakıldı. Birçok ülkede camilere, kiliselere sınır konurken kapitalizmin tapınakları sayılan alışveriş merkezlerine dokunulamıyor.

Erdoğan kayıp
17.03.2020- Bugün 5 gün oldu, Erdoğan ortada yok. İngiliz Başbakanı Johnson, 13 Mart’ta Acil Durum Komitesi toplantısından sonra halkın karşısına geçti, “Virüs bilinenden daha tehlikeli; daha da yayılacak. Birçok aile, sevdiklerini zamanından önce kaybedecek” dedi. 4 aşamalı mücadele planını açıkladı. 14 Mart’ta ABD Başkanı Trump, virüsle mücadele planını açıkladı, kendisinin de corona testi yaptırdığını söyledi.15 Mart’ta Alman Başbakanı Merkel kamera karşısına geçti, olanca sakinliğiyle aşısı, ilacı olmayan bu virüsün yayılmasını önlemek için yaptıklarını, halka düşenleri anlattı. Dün Fransız Cumhurbaşkanı Macron halka hitap etti, “Savaştayız” dedi, aldıkları önlemleri açıkladı.

Güvensizlik virüs kadar tehlikeli
16.03.2020- Coronavirüs, yokluğunu çektiğimiz iki şeyin önemini çok daha iyi anlamamızı sağladı: Güvenilir bir kamu otoritesi ve sorumlu bir medya… Bu ikisinin yokluğu, önce sosyal medyada söylenti salgınına, ardından paniğe yol açtı. Geçen haftaya kadar dünyada hızla yayılan virüse Türkiye’de rastlanmaması, hükümet için saygı, bizim için kaygı vesilesiydi. Birçoğumuz bunu sağlık önlemlerinin başarısıyla değil, yöneticilerin bilgi gizleme becerisiyle açıklıyorduk. Daha geçen ay cephede şehit düşen asker sayısını, zamana yayarak ve toplumu alıştırarak açıklamıştı hükümet; yine öyle yapmadığına inanmak zordu.

Babacan'ın Deva'sı
12.03.2020- Erdoğan’dan kopan Ali Babacan, Deva Partisi’nin kuruluşunu Ankara Bilkent Otel’de ilan etti dün... Korku siyasetinden yakındı, “kolektif karar alma süreci” vaat etti. 2001’de Erbakan’dan kopan Erdoğan da, AKP’nin kuruluşunu o otelde ilan etmişti. 1,5 saatlik konuşmasında, “Bugün lider oligarşisinin çöktüğü gün” diyor, kolektif akıl vaat ediyordu. Daha 3 ay önce Erdoğan’ın başbakanı Ahmet Davutoğlu da Gelecek Partisi’ni aynı Bilkent Otel’de ilan etmiş, o da, “Lider kültünü reddediyoruz. Kolektif akıl esastır” demişti. Genelde Türkiye siyasetinin, özelde merkez sağ siyasetin kronik sorunu, hiyerarşik yapılanma ve lider hâkimiyetine dayalı despotik yönetim tarzıdır.

Ve Corona Türkiye’de
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün gece 01.00’de basın toplantısı yaptı. “Sabah da açıklayabilirdim, ama açıklama gereği hissettim” dedi ve kendi deyimiyle, “üzücü ama korkutucu olmayan haber”i verdi: “Türkiye’nin ilk koronavirüs vakası tespit edildi.” Bakana göre testi pozitif çıkan kişi bir erkekti, “Avrupa teması”nın ardından yüksek ateş ve öksürük şikâyetiyle gelmiş ve tecrit edilmişti; genel durumu iyiydi. Bakan, şehir adı vermedi ama bunun İstanbul olduğunu Mehmet Metiner, bakandan önce televizyonda açıklamıştı zaten…

Hizmetçiydin hani? Bu efendilik niye?
10.03.2020- Pazar gecesi dünyanın önde gelen televizyonları, birçok ülkede özgürce, coşkuyla yürüyen kadınların görüntüleriyle doluydu. Sadece Türkiye’den çığlıklar yükseliyordu. Polis tarafından saçından sürüklenen, acımasızca coplanan, gazlanan kadın görüntüleri, Türkiye’de insan haklarının nasıl ayaklar altına alındığını bir kez daha gösterdi dünyaya… Ne için? Bir kişinin inadı yüzünden… İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, üste çıkıp Nagehan Alçı’ya soruyor: “Bu Taksim ısrarı neden? Devletle inatlaşmak, devlete meydan okumak niye? Buna müsaade edemeyiz.”

Ortaya çıkmasın istiyorsan, suç işleme!
09.03.2020- Son bir haftada altı gazeteci tutuklandı. Farklı görüşlerden, farklı gazetelerden, ama aynı nedenden: Suçları, Libya’da öldürülen MİT mensubunun haberini yapmak… Malum; Erdoğan, “Libya’da birkaç tane şehidimiz var” diye duyurmuştu haberi… Meğer o “tane”lerden biri istihbaratçı imiş. O istihbaratçı albayın adını, fotoğrafını ve sessiz sedasız kaldırılan cenazesini duyuran gazeteciler, hükümetin öfkesine uğradı. “İstihbarat faaliyetlerini ifşa etmek, istihbarat faaliyetinin aksamasına sebebiyet vermek”le suçlanıyorlar.

Erdoğan-Putin zirvesi
05.03.2020- Düşünün: Daha geçen hafta Suriye’de Türk ordusuna karşı bir saldırı gerçekleşmiş, 36 asker şehit düşmüş. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi, saldırıda Şam rejimi ve Rus jetlerinin birlikte uçtuğunun, radar izlerinden belli olduğunu dünyaya duyurmuş. Erdoğan ne yapıyor? İlk gün Putin’den bir telefon görüşmesi, bir randevu koparabilmek için uğraşıyor. Moskova önce “Olabilir” diyor, Erdoğan, “5 Mart’ta buluşuyoruz” haberini verince de onu aşağılamak istercesine, “Başkan Putin’in o gün başka randevuları var” yalanlamasını yapıyor.

Yeni haber okuma teknikleri
04.03.2020- Evet, dünya iletişim çağında, ama biz, adı konmamış bir savaşa girişen Türkiye’nin cephede ne yaşadığını bilmiyoruz. Ancak bazı ipuçlarından gelişmeleri tahmin edebiliyoruz. Mesela yandaş medyadaki “Düşmana ağır kayıplar verdirdik” haberleri, ağır kayıplar verdiğimiz anlamına geliyor. Şehit sayısı verip halkın moralini ve kendi muzaffer söylemini bozmak istemeyen iktidar, artık her hezimet haberinden önce kaç düşmanın etkisiz hale getirildiğini –nereden biliyorsa- duyuruyor. Ardından birer ikişer “şehidimiz var” duyuruları başlıyor. Vali ekrana çıktı mı, yüzündeki hüzünden gerçek kayıp sayısını tahmin etmeye çalışıyoruz. Hezimetin başka göstergeleri de var: Mesela Milli Savunma Bakanı’nın operasyon merkezinde çekilmiş fotoğraflarının dağıtılması…

Dünya görüştü, nihayet sıra Meclis’te
03.03.2020- İdlib saldırısı 27 Şubat günü oldu. 28 Şubat’ta NATO Konseyi acilen toplanıp İdlib’i görüştü. 29 Şubat’ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi acil toplantısında İdlib’i görüştü. 1 Mart’ta Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi, İdlib gündemiyle olağanüstü toplantıya çağrıldı. Dünyanın görüştüğü konuyu, Meclis hala görüşemedi. Muhalefet acil toplantı istedi, ama Erdoğan “Acelesi yok, Salı nasılsa toplanacağız. Beklesinler" dedi. Bugün, olaydan 5 gün sonra nihayet konu Meclis’e gelecek, Savunma Bakanı Hulusi Akar lütfedip halkın temsilcilerini bilgilendirecek. Tabii temsilcilerinin öğreneceği şeylerden, yani halkın çocuklarının nerede, neden, nasıl öldüğünden halkın bilgisi olmayacak; çünkü toplantı kapalı yapılacak.

Erdoğan kendi yaktığı ateşle çevrildi
02.03.2020- Yaşadığımız krizin ardında 4 neden var: AKP’nin cihatçı sevdası… Erdoğan’ın Şam’da namaz hırsı… İktidarın şantaj kafası… Muhalefetin örtülü rızası… Bu dördü bir araya gelince öldürücü bir karışıma dönüşüyor ve son dört günde yaşadığımız türden facialar çıkıyor karşımıza… Türk tanklarında IŞİD’çiler taşınıyor. Yeni Osmanlıcılık Rus duvarına çarpıyor. Savaş naralarının acısı, yiten canlardan, ağlayan analardan, kovulan sığınmacılardan çıkıyor.

Bir Enver Paşa hamlesi ile Türkiye savaşa sokulmaya çalışılıyor
28.02.2020- İttihatçılar nasıl Türkiye ve dünyayı doğru okumadan, ordunun gücünü görmeden 1900'lerin başında Türkiye'yi savaş soktularsa, şimdi yeniden benzer bir Enver Paşa hamlesi ile Türkiye savaşa sokulmaya çalışılıyor.

Majestelerinin medyası
27.02.2020- Uçaktaki kâtip soruyor: “Türkiye’de günde en az birkaç yalan haber üretiliyor. Bununla mücadelede herhangi bir yasal düzenlemeye gidilmesini önerir misiniz?” Erdoğan pası almış, kaçırır mı; FoxTv’yi kastederek diyor ki: “Bu sabah malum televizyon kanalıyla ilgili biraz celallenmemin sebebi böyle bir yalan haberdi”. Neresinden tutmalı?

Meclis’in savaştan haberi yok, çünkü yetkiyi Erdoğan’a verdiniz
26.02.2020- CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dünkü grup toplantısında “Türkiye Cumhuriyeti'nin ordusu, Saray’ın ordusu değildir” dedi. Belki “olmamalıdır” demesi daha doğru olurdu; çünkü şu anda görünen, Silahlı Kuvvetler’in tamamen Saray’ın çıkarları doğrultusunda maceralara sürüklendiği… Kılıçdaroğlu önceki gün de, Cumhuriyet’e verdiği demeçte, “Yaşananlar -Erdoğan’ın dediği gibi- bir ‘savaş’sa bundan Meclis’in neden haberi yok” diye sordu.

Dün de yer yerinden oynamadı
25.02.2020- CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, iki gün önce “24 Şubat’ta İstanbul Adliyesi önünde yapacağımız açıklamayla yer yerinden oynayacak” demişti. Dün o açıklamayı dinledik. Meğer Kılıçdaroğlu bir konuşmasında 17-25 Aralık operasyonuna atıf yaparak, “Ülkenin her tarafını peşkeş çektiniz” demiş, Erdoğan da alınmış, bahsedilen tapelerin montaj olduğu iddiasıyla hakaret davası açmış. Çelik de bunun üzerine, duruşmada 17-25 Aralık tapelerini mahkemeye delil olarak sunmuş. Bunun üzerine ona da dava açılmış. Avukat da iddianamede bahsi geçen 7 tapenin gerçek olduğuna dair o süreçte alınan ihtisas kurulu raporunun istenmesini talep etmiş. Mahkeme de “gerek yok” deyip duruşmayı ertelemiş.

Size yalan söylüyorlar
24.02.2020- Geçen haftaki Bakanlar Kurulu toplantısından sonra, Sarayın sözcüsüne, Trablus limanında Hafter güçlerinin bir Türk gemisini vurduğu bilgisi soruldu. Sözcü, “İsabetsiz taciz atışları oldu” dedi. Yalandı. Sözkonusu Türk gemisi vurulmuş, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden bir albay şehit düşmüştü. Vurulan albay, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ordudan ihraç edilen, daha sonra ihtiyaç üzerine geri çağırılıp Libya’ya yollanan Okan Altınay’dı. En riskli bölgelere, soruşturma geçirmiş komutanların gönderildiği söylentisi yaygındı.

Erdoğan son kumarını oynuyor
20.02.2020- Erdoğan’ın dünkü grup konuşması, tarihi önemdeydi. Çok ağır suçlarla ve iktidarının sonuna yaklaştığını hisseden bir liderin panik alametleriyle doluydu. Herkes, duvara doğru son sürat giden iktidarın sonunun nasıl geleceğini merak ediyor ya; Erdoğan o finali hazırlayacak üç çılgın projenin işaretini verdi dün… İlki, “Artık yargıç da benim yargı da“ anlamı taşıyan ifadesiydi: Osman Kavala kararı için, “Bir manevra ile onu beraat ettirmeye kalktılar” dedi. Yani açıkça artık yargının kendisinden bağımsız karar veremeyeceğini ilan etti. Nitekim derhal Kavala’yı yeniden tutuklattı, beraat kararı veren yargı heyeti için de soruşturma açtırttı. Bağımsız yargıyı feshettiğini bütün dünyaya ilan etmiş oldu.

Dua edin de sizin yargılanmanız böyle olmasın
19.02.2020- Bize uzun süre mutlu olmak yasak… Gezi’de barışın, dayanışmanın, kardeşliğin keyfini ancak üç hafta çıkarabildik. Ardından iktidarın öfke nöbeti geldi. Gezi davasındaki beraat kararının sevinci ise beş saat sürebildi. Ardından yine öfkesi kabardı iktidarın; saçma bir suçlamadan beraat eden Kavala, bir başka saçma suçlamayla yeniden içeri alındı. İktidarın başarı hanesine yazılıyor gibi görünen bu hamlelerin, birer Pirus zaferi olduğunu söylemek lazım. Çünkü Gezi, AKP’de hala travması devam eden bir isyan… Beraat kararı da iktidar içindeki taht kavgasını ve çatırdamayı ortaya koyan bir hamle oldu.

Anayasal rejimi Kavala mı değiştirdi Erdoğan mı?
18.02.2020- Gezi davasının tek tutuklu sanığı Osman Kavala, 1 Kasım 2017’de “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçlamasıyla tutuklanmıştı. Oysa o anayasal düzen, o yılın Nisan ayında bir referandumla zaten değiştirilmişti. Erdoğan, ülkenin 100 yıllık parlamenter düzenini yıkıp kendisine padişahlık yetkileri isteyen bir anayasa teklifiyle çıkagelmişti. Bu değişiklikle başbakanlık makamını ortadan kaldırıyor, meclisi tamamen devre dışı bırakıyor, başkanın otoritesine dayalı, otoriter bir rejim inşa ediyordu. Artık güçler ayrılığı kalmayacak, yargı tamamen başkanın emrinde olacak, hükümet üzerindeki kamu denetimi tamamen ortadan kalkacaktı. Partili başkan ülkeyi kararnamelerle yönetecek, bütün gücü eline geçirecekti.

İktidar isyanı yargılıyor
17.02.2020- Yarın, Türkiye tarihinin en büyük eylemi sayılan Gezi isyanının yargılandığı davada karar günü… Kısaca tarihsel geri planı hatırlatalım: 2008’de Amerika’da Lehman Brothers'ın çöküşüyle başlayan küresel mali krizin etkileri, yerkürenin her yanında hissedildi. 2010’da Tunus’ta bir gencin kendini yakmasıyla “Arap Baharı” başladı; isyan dalgası hızla Mısır’a, Yemen’e, Cezayir’e, Ürdün’e sıçradı. 2011’de isyanın adresi New York’tu. “Wall Street’i işgal” hareketi, ABD’nin finans merkezini hedef aldı.

Devletin İdeolojik Aygıtları Devrede
10.02.2020- Türkiye’de rejim, Gezi isyanından beri korku içinde kendini güvenceye almaya çalışıyor. Önlemlerin en önemlisi, sokağı kontrol etmek… Bunun için askerle, polisle, bekçiyle, hatta milisler yetiştirerek hazırlık yapıyor. İkincisi yargı… Bir yandan Gezi isyanının sembolik isimlerini ağır cezalara çarptırmaya, öte yandan itirazını dillendiren herkesi tutuklatarak dehşet iklimi yaratmaya çalışıyorlar. Bir de ideolojik önlem var. O da, Erdoğan’ın yıllar önce vaat ettiği “dindar bir nesil” yetiştirip değişim talebinin önüne dikmek… Ancak ne kadar çabalasalar genç nesli kazanamıyorlar. Araştırmalar, seçmen yaşı düştükçe AKP’ye oy verme eğiliminin de düştüğünü açıkça ortaya koyuyor.

Cehaletle rantçılığın sefil işbirliği
06.02.2020- Haber sitelerinde dün geceki ilk 6 haber şöyleydi: 1.İstanbul Sabiha Gökçen havaalanında pistten çıkan uçak, üç parçaya ayrıldı, 1 kişi öldü, 157 kişi yaralandı. Kan içindeki yaralılar otobüslerle taşındı. 2.Kazanın ardından olay yerine gitmeye çalışan polis aracı kanala uçtu; 5 özel harekât polisi yaralandı. 3.Sabiha Gökçen-Pendik metrosunun tünel inşaatında vinçle taşınan demirler işçilerin üzerine düştü. 2’si ağır, 4 işçi yaralandı. 4.Van Bahçesaray’da çığ altında kalan 2 kişiyi arayan ekiplerin üzerine de çığ düştü. 33 kişi hayatını kaybetti, 53 kişi yaralandı. 5.Hakkari Çukurca’da bakım faaliyeti sırasında el bombasının patlaması sonucu bir asker şehit oldu. 6.İdlib’teki çatışmaların ardından başlayan göç dalgasında 1 milyon mülteci sınıra yaklaştı.

Erdoğan Bahçeli’siz kalırsa…
05.02.2020- MHP lideri Devlet Bahçeli, 14 Ocak’ta 189 günlük bir aradan sonra ilk kez Meclis’te partisinin grup toplantısında konuşmuş, “Düşmemizi bekleyenler daha çok bekleyecekler” demişti. O günden beri, kendisi katılamadığı için MHP grup toplantıları yapılamıyor. Bahçeli, Türk siyasetinin en önemli figürlerinden biri… 2002’de AKP’yi iktidara taşıyan seçimin yapılmasını isteyen oydu. Ama o zamanlar Erdoğan’a muhalifti. 2014’te CHP ile birlikte çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekledi. O dönem Cumhuriyet ekibiyle birlikte ziyaretine gittiğimizde bana odasındaki saati gururla göstermiş, “Pilini çıkarıp 17-25’te sabitledim. Biz 17-25 Aralık’ın hesabının sorulması vaadimizden asla geri adım atmayız” demişti.

Türkiye Suriye’de yürüdükçe batıyor
04.02.2020- Şöyle düşünün: Türk ordusu, “terör örgütü” saydığı bir örgüte karşı operasyon düzenliyor. Tam o sırada Suriye ordusu Türk toprağına girip bunu engellemeye çalışıyor. Bunun üzerine iki ordu karşı karşıya geliyor. Tepkiniz ne olurdu? Suriye’de yaşanan durum aşağı yukarı bu… Türkiye, “Heyet Tahrir Şam”ı, “El Nusra”nın yenilenmiş hali olarak gördü ve 2018’de Resmi Gazete’de yayınlanan bir kararla “terör örgütü” sayıp kara listeye aldı. “Heyet Tahrir Şam”ın adı, “DAEŞ ve El Kaide bağlantılı organizasyonlar” bölümünde zikrediliyordu. İşte Türkiye’nin terör örgütü saydığı bu örgüt, halen İdlib’i kontrol ediyor. Suriye ordusu İdlib'de bu örgütün egemenliğine son vermek için operasyon yapıyor. Ve karşısında Türk ordusunu buluyor.

Davutoğlu’na çağrı: Açıkla!
03.02.2020- #ÖZGÜRÜZRadyo’da geçen hafta başladığımız “Türkiye Nereye” programının bu akşamki konuğu Hatip Dicle… 15 yıl hapis yatmış bu tecrübeli Kürt politikacısı, halen Almanya’da sürgünde yaşıyor. Dicle’nin katıldığı İmralı müzakerelerinin perde arkasını, programda dinleyeceksiniz; ancak asıl ilginci müzakerelerin sona erişi. Hatırlatalım: 28 Şubat 2015 günü Dolmabahçe’de devlet ve HDP heyetlerinin görüşmesi sonrası, Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma çağrısı okunmuştu. Bu, 2 yıldır süren diyalog sürecinin zirvesiydi. Erdoğan o gün, “Bu, demokratik açılım süreci ile başlayan, hasretle beklediğimiz bir çağrıdır” demişti. Ancak bir ay geçmeden, 22 Mart 2015 günü, “Ben, Dolmabahçe toplantısını doğru bulmuyorum, metni de kabul etmiyorum” deyip masayı devirmişti.

Militer devlete doğru bir adım daha
30.01.2020 -Türkiye, kişi başına düşen asker sayısı açısından dünyanın en büyüklerinden biri… Yarım milyonu aşkın asker ve jandarmadan oluşan bir orduyu besliyor. Aynı nüfusa sahip Almanya’nın ordusunda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üçte biri kadar asker var. 300 bine yaklaşan polis sayısı yıldan yıla artarak asker sayısına yaklaşıyor. Toplarsanız giderek bir milyona yaklaşan, devasa bir kolluk gücü çıkar karşınıza…

Yargıdan hukuk kaçırmak
29.01.2020- Sanırım Gezi davası, 1960’ların Yassıada davası gibi, bir dönemin hukuk tanımazlığının, zorbalığının simge davalarından biri olacak. Başını Erdoğan’ın çektiği 746 şikâyetçi, 16 sanık hakkında 2 bin 970 yıla kadar hapis istiyor. İstiyorlar ki, bu 16 kişiye öyle ibretlik bir ceza verilsin ki, bir daha hiç kimse, kesilen ağaçlar, baltalanan haklar, yapılan zorbalıklar için ayağa kalkamasın.

Hayat soruyor: “En baştan yapabilir misin?”
28.01.2020- Bugün benim için anlamlı bir etkinlikten söz etmek istiyorum. Türkiye’de 25 yıl boyunca belgeseller yaptım. Dilim döndüğünce ülkemizin tarihini, sosyolojisini, kültürünü yansıtmaya çalıştım. Ancak sürgüne geldiğinizde sadece ülkenizi, evinizi, işinizi, ailenizi değil, tüm birikiminizi de geride bırakıyorsunuz. Hayatınızı en baştan kurmanız gerekiyor. Yeniden bir ev tutmanız, kütüphanenizi yeniden oluşturmanız, yeni eşya, kimlik, pasaport, ehliyet almanız, yeni banka hesabı açtırmanız, sıfırdan ilişkiler kurmanız…

Yalanın panzehiri gerçektir, sansür değil
26.01.2020- Geçen haftayı Elazığ’dan gelen deprem haberiyle kapattık. Yeni haftayı ölenlere başsağlığı, yaralılara şifa dileyerek karşılayalım ve 40’a yaklaşan ölü sayısının artmamasını dileyelim. Cuma günkü Elazığ depreminden sonra anlaşıldı ki, bilim insanları depremin gelişini neredeyse nokta atışıyla saptamış. Hazırlık yapılması için yetkilileri uyarmış. Projeler hazırlamışlar. Devlet Planlama Teşkilatı, projeleri reddetmiş. Üstelik binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi için toplanan vergilerin hesabı da verilmemiş.

28 Şubat'a geri mi dönüyoruz?
22.01.2020- Medyada “sarıklı hocalar dizisi” yayına girdi. Televizyon dizisi değil; ama onun kadar bol müşterili, boş içerikli ve oyalayıcı… 20 yıl kadar önce tarikattı, sarıktı, hocaydı yasaktı. Devrin Başbakanı Erbakan, resmi konutta sarıklı tarikat şeyhlerini ağırladı diye devrilmişti. Şimdi, bu yasağı delmenin acısını çıkartırcasına abanıyorlar. Adeta, “Türkiye’nin artık bir şeyhler, dervişler memleketi olduğunu” göze sokmaya çalışıyorlar.

Erdoğan ipleri elinden kaçırıyor mu?
22.01.2020- Cumhurbaşkanı’nın Almanya yolunda Korgeneral Metin İyidil’le ilgili söyledikleri ilginç… Biliyorsunuz İyidil, darbecilikten müebbede mahkûm olduktan sonra başka bir mahkemede beraat kararıyla salıverildi, sonra itiraz üzerine 24 saat içinde yeniden tutuklandı. Erdoğan bu skandala değinirken, “Gerçekten çok çok üzücü bir adım” dedi ve ekledi: “Talimat verdik; Adalet Bakanı ve savcılarımız adımları attılar”. Yargının, Erdoğan’ın talimatıyla hareket ettiğinin yeni bir kanıtı bu sözler… Ancak cümlenin içinde bunun tersinin itirafı da var:

Kabile Devleti
21.01.2020 Türkiye tarihinin hiçbir döneminde, bir ailenin ekonomik çıkarları, ülkenin stratejik çıkarlarıyla bu kadar içiçe geçmemişti. Hiçbir aile, iktidarını Erdoğan’lar kadar şahsi çıkarları için kullanmamıştı. Hatırlayın; daha 1989’da Erdoğan orman arazisine kaçak villa yapmaktan 10 ay hapse çarptırılmıştı. Bu sicille önce İstanbul’a belediye başkanı, sonra Türkiye’ye Başbakan oldu. Başbakanken sırf kendine yazlık villa yaptırabilmek için Urla’da birinci derece SİT alanının statüsünü değiştirtti. Parayla bilirkişiler satın alındı, bürokratlara baskı yapıldı, kurallar değiştirildi. Bütün bunlar telefon kayıtlarıyla belgelendi, ancak hesabı sorulamadı.

Gecikmiş bir mektup
Can Dündar: Küçük ama hazin bir aşk hikâyesi anlatacağım bugün size… Gecikmiş bir aşk mektubunun hikâyesini...

Adalet tanrıçasının kılıcı
Can Dündar: AKP; yargıyı önce cemaatin emrine verip muhaliflerini temizletti. Şimdi de kendi eliyle yerleştirdiği adli militanları temizleme çabasına girişti. İlerde kendilerini yargılayacak yargıç bırakmamaya çalışıyorlar. Ancak en iyi kendileri biliyor ki, her devir kendi adaletiyle gelir. Ve adalet tanrıçasının kılıcı, en çok onun terazisini bozanlara karşı keskindir.

Bizim kralın sırrı
Can Dündar: Vikipedia gibi önemli bir sitenin kapatılması, büyük tepki yarattı. Türkiye üç yıl boyunca “sansürcü” damgası yedi. “Niye kapatılmış” sorusuna herkes, “Türk Hükümeti teröristlerle işbirliği yapıyormuş da ondan” cevabını verdi. Böylece AKP, gizlemek istediği gerçeği çok daha geniş kitlelere duyurmuş oldu. Ne başarı ama...

Kitap düşmanlığı
Can Dündar: Önce kitabın bir suç aleti olmadığına bizim inanmamız lazım. Ancak o zaman kitap yasaklarına “ama”sız karşı çıkabilir, kitabın özgürlüğünü koşulsuz savunabiliriz. Sakıncalı kitap, yasak kitap, suçlu kitap yoktur; iyi kitap ve kötü kitap vardır; bunun değerlendirmesini de Cumhurbaşkanı, hükümet, belediye, savcı, yargıç değil, okur yapar. Ötesi sansürcülüktür.

Üç kadının yarattığı umut
Can Dündar: Başak Demirtaş, Selvi Kılıçdaroğlu ve Dilek İmamoğlu'nun buluşmasında, Türkiye muhalefetine İstanbul’u kazandıran güç birliğinin iz düşümü var. Ama bunun da ötesinde, bir kadın dayanışmasının gücü de kendini hissettiriyor; hem muhaliflere verdiği moral, hem iktidarda yol açtığı panik gösteriyor bunu…

Zemheri kıyımı
Can Dündar: Ocak, oldum olası, Türkiye tarihinin en karanlık ayıdır. Ülkenin kaderini değiştiren birçok suikast, cinayet, infaz, sanki kirli bir sözleşme varmış gibi genellikle Ocak’ta işlenmiştir.

Türkiye’nin yeni ihracat markası: Cihatçı
Can Dündar: Putin, bölgede Ankara’yı avucunun içine almış olmanın keyfini sürüyor. Erdoğan ise Batı basınında bölgedeki kriz noktalarına cihatçı sevk eden ve Putin’le bir olup uluslararası hukuku çiğneyen bir lider olarak görülüyor.

İran savaşı
Can Dündar: Geçen hafta, Amerikan demokrasisinin geleneksel denge mekanizmalarının nasıl zayıfladığını ve kontrolün nasıl büyük oranda tek adamın eline geçtiğini gösteren bir “Ben yaptım oldu” şovu izledik. Sonra bu hafta “İntikam” sözünü tutabilmek için gerilimi tırmandırma sözü veren İran’ın ne kadar gözü kara olabileceğini gördük.

Partinin istihbarat örgütü
Can Dündar: Erdoğan MİT'in yeni binasının açılışında, “Cemal Kaşıkçı cinayetinin aydınlatılmasında teşkilatın oynadığı rolün uluslararası düzeyde Türkiye’nin yüzünü ağartacak mükemmellikte” olduğunu söyledi. İyi de, o “Teşkilat”, neden aynı mükemmelliği, mesela 12 yıldır Hrant Dink cinayetini aydınlatmakta göstermedi acaba?

Erdoğan'ın tek kale maçı
Can Dündar: Erdoğan'a bakılırsa 2008’de “Kriz bizi teğet geçer” dediğinde, Ali Babacan karşı çıkmış. Çünkü "IMF’den talimatlı”ymış. “Faizci”ymiş. Karşısında gerçek bir gazeteci olsa sormaz mıydı, “Madem öyle neden 2009'da ekonominin sorumluluğunu ona verdin, neden 6 yıl orada tuttun. Niye daha 6 ay önce 'Ayrılma, birlikte çalışalım'" dedin" diye...

Türkiye çapraz ateşte
Can Dündar: Demokratik bir Türkiye, dünyayı kana bulamaya hazırlanan ABD ile İran arasında işlevsel bir arabulucu olabilirdi. Şimdiyse çapraz ateşte kalmamak için tam siper olmuş, esamisi okunmayan bir aktörden ibaret…